23 Aralık 2015 Çarşamba

Üşüyorum

Sımsıkı sarılmış yalnızlığa, üşüyorum
Bir türkü çığlık çığlığa ağıtla dolu dudaklarımda
Volta vururken bana mahpushane
Bu eski kentin sokaklarında.

Peşime düşüyor geçmiş, gölgem oluyor
Çocukluğuma dair anılar canlanıyor zihnimde
Köhne bir ev, ak saçları yemenisinden taşmış
Bir ihtiyar kadın
Masallar anlatırken uyukluyorum
Sımsıkı sarılmış yün bir yorgana
Portakal kabukları soyunmuş
Kızarıyor kömür sobasının üstünde.

Kalkıyorum pineklediğim sedirden
Ve atıyorum o günden bu güne
Birikmiş tüm umutları sobaya
Kim bilir kaç madenciye mezar olmuş
Bir madenden bizim eve yolu düşmüş
Bir kürek dolusu kapkara kömürle birlikte.

Bir kadının sıcaklığı vuruyor sonra enseme
İrkiliyorum cehennemden gelen bu alevle
Ve birden bire buz gibi ter boşanıyor alnımdan
Korkunç kâbuslar canlanırken zihnimde
Ve yorulmaksızın volta vuruyorum
Dudaklarımda acı bir tat, bir dal sigara
Bana mahpushane bu eski kentin sokaklarında
Sımsıkı sarılmış yalnızlığa, yürüyorum, üşüyorum….


23.12.2015 - Denizli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder