Sımsıkı sarılmış
yalnızlığa, üşüyorum
Bir türkü çığlık çığlığa
ağıtla dolu dudaklarımda
Volta vururken bana mahpushane
Bu eski kentin
sokaklarında.
Peşime düşüyor geçmiş,
gölgem oluyor
Çocukluğuma dair anılar
canlanıyor zihnimde
Köhne bir ev, ak saçları
yemenisinden taşmış
Bir ihtiyar kadın
Masallar anlatırken
uyukluyorum
Sımsıkı sarılmış yün bir
yorgana
Portakal kabukları
soyunmuş
Kızarıyor kömür sobasının
üstünde.
Kalkıyorum pineklediğim
sedirden
Ve atıyorum o günden bu
güne
Birikmiş tüm umutları
sobaya
Kim bilir kaç madenciye
mezar olmuş
Bir madenden bizim eve
yolu düşmüş
Bir kürek dolusu kapkara kömürle
birlikte.
Bir kadının sıcaklığı
vuruyor sonra enseme
İrkiliyorum cehennemden
gelen bu alevle
Ve birden bire buz gibi
ter boşanıyor alnımdan
Korkunç kâbuslar
canlanırken zihnimde
Ve yorulmaksızın volta
vuruyorum
Dudaklarımda acı bir tat,
bir dal sigara
Bana mahpushane bu eski
kentin sokaklarında
Sımsıkı sarılmış
yalnızlığa, yürüyorum, üşüyorum….
23.12.2015 - Denizli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder